DİĞER
“Fransa’nın efsanevi force noire’ının sömürgeci geçmişine ve ırkçı tarihine ışık tutan Gece Tüm Kanlar Karadır, aynı zamanda tek bir savaştan daha büyük bir şeyi, savaş cehenneminin kendisini kavramaya çalışıyor.”
"Ada, Her Yalnızlık Gibi, bellek çekmecelerine, bellek sandıklarına tıkıştırılanların ya da birikenlerin dökümü. Ortalığa saçış değil bu döküm; bilinç akışının yordamıyla düzenlenmiş bir anlatı bu."
“David Foster Wallace insanın varoluşunun temelinde acı olduğunu söyler ve bir sanat yapıtı acıyı asla azaltmaz, olsa olsa genelleştirebilir, gerçek empati diye bir şey yoktur, diye de ekler. Ona göre insanlar acıdan kaçarken aslında kendilerinden kaçtıklarını bilmezler.”
Yeni çıkan, yeni baskısı yapılan, yayınevleri tarafından bize gönderilen, dikkatimizi çeken; okumak ve üzerine yazı yazmak için ayırdığımız bazı kitaplar...
"Selim İleri denince benim aklıma öncelikle edebiyata dair olan her şeye açık bir yazar geliyor. 'Artık bunlar aşıldı, şimdinin edebiyatı karşısında eski metinler hiç hükmündedir' demenin kolaycılığına kaçmadan geçmişte kıymetli olabilecek her metne kulak vermeye hazır bir titizlik bu edebiyatı kuşatıyor."
David Diop'un, Birinci Dünya Savaşı’nı Afrikalıların gözünden aktardığı, Uluslararası Booker Ödüllü romanı Gece Tüm Kanlar Karadır, Sahi Kitap tarafından Türkçeye kazandırıldı. Önümüzdeki günlerde basılacak romandan kısa bir kesimi Tadımlık olarak sunuyoruz.
Pangea Kitaplığı’nın ilk öykü kitabı ve ilk öykü seçkisi olan ve türün duayenleri ile edebiyatın usta isimlerini bir araya getiren İlk, İthaki Yayınları tarafından önümüzdeki günlerde yayımlanıyor. “Başlangıç” teması ekseninde kurgulanan bu bilimkurgu seçkisinin Bülent Somay tarafından yazılan sunuşunu Tadımlık olarak yayımlıyoruz.
"Shields anlatmak, sorunsallaştırmak istediği meseleler için çok değişik yerlerden çıkar yola: magazin, spor haberleri, film eleştirisi, kitap kritiği, gündelik hayat, karısıyla olan duygusal ve düşünsel ilişkisi, üniversite yılları, anne-babasının mesleklerinin kendi üzerindeki etkisi, çocukluk anıları ve cinsellik deneyimleri..."
"Resim yazı yokken vardı; her baktığımızda bizi çok etkileyen ressamı belirsiz mağara resimleri buna şahittir. Resim yokken de ses vardı ve sonra bu ikisi buluşup kendileri için küçük ama insanlık için büyük bir âleme geçiş kapısı oldular."
"Mikhail’in bütün çabası bir tür 'kültürel aşağılık duygusuna' dayanıyor. Buna göre Osmanlı tarihi ancak bir şekilde Amerikan tarihiyle ilintilendirilebilirse değerli addolunabilir. Bu da Mikhail’i 'Selim’in Reformasyonları', 'Amerikalı Selim' gibi, 16. yüzyıldan bir Osmanlı padişahını Amerikalı neo-liberal girişimcilerin öncüsü bir şahsiyete dönüştüren alçaltıcı bölüm başlıkları üretmeye sevk ediyor."
"Gayet açık ki Alan Mikhail sadece yöneticilerin ve seçkin kahramanların 'tarihi yaptığını' varsayan modası geçmiş bir 'büyük adam' tarihçiliğini çok kaba bir şekilde hâlâ uyguluyor. Böylece kahramanı Sultan Selim’i 16. yüzyılın ana aktörlerinden olan ve eylemleriyle 'dünyayı değiştiren' Kolomb, Martin Luther ve Niccolò Machiavelli ile karşılaştırıyor."
“We cannot read our fellow historians’ minds, let alone the mind of an early sixteenth century ruler. Why a historian in a respectable university has been possessed to concoct this tissue of falsehoods, half-truths and absurd speculations remains a mystery to us. Why a paper like the Washington Post would publish it, and then block responses to it, is also a question that would bear examination.”
Daha Fazla
© Tüm hakları saklıdır.